ASUNIM Grup Yönetim Kurulu Başkanı Umut Gürbüz Bloomberg HT’de yayınlanan Üst Düzey programında Arzu Maliki’nin sorularını yanıtladı.
ASUNIM Group hakkında bilgi veren Gürbüz, “Biz 1996’dan beri güneş enerjisi sektöründeyiz. Özelliğimiz tek işimizin güneş olması. Bu işe başladığımızda şebeke entegre güneş santrali yoktu Dünya’da. Bugüne geldiğimizde toplam 35’ten fazla ülkeye hizmet ve ürün ihraç ettik. 6 tane ülkede ofisimiz var. Türkiye’de yüzde 50 ortaklıyız. Türkiye’de hep ilkleri yapan bir şirket olduk, lisanslı santraller, yüzer GES, hibrit santral yapıyoruz yani rüzgar santralini güneşe entegre ediyoruz. Yeni bir depolama santrali yapmak üzereyiz. Hep böyle imza projelerde yer almaya çalışıyoruz” dedi.
Türkiye’de yapılan yatırımlar hakkında bilgi vererek konuşmasına devam eden Gürbüz, şunları söyledi:
“Türkiye enerji piyasasına baktığınız zaman güneş tarafında özellikle yapılan çok güzel işler var. Türkiye hibrit tarafında dünyada öncü. Bu izinlerin verilmesi 3-4 sene önce başladı, mevcut kapasiteyi en iyi değerlendirme yöntemi hibrit çünkü bir rüzgar santraliniz var, eğer rüzgar esmiyorsa güneş devreye giriyor. Hem bu milli kaynakları koruyor hem de yenilenebilir enerji çeşitlendirilmiş oluyorsunuz. Aslında 24 saat boyunca farklı kaynaklardan elektrik üretmiş oluyorsunuz. Bütün enerji kaynaklarını güneşe entegre edebiliyoruz. Biz böyle iki tane santral yaptık, bir tane 42 megawattlık bir santral yaptık, şimdi de 60 megawattlık 6 tane daha santral yapıyoruz. Çanakkale’de yapıyoruz, iki tane Konya ve Kayseri’de bitirdik. Burada Türkiye’de öncüyüz. Yüzer GES Dünya’da da çok yeni. Daha çok Asya ülkelerinde yani suların sığ olduğu yerlerde yapılıyor. Bizim şu anda başlamak üzere olduğumuz sistem, Bayındır barajının üzerinde. Tatlı su, dalga yok ve kapalı bir yer. Bu tip yerlerde Türkiye’nin havzalarında ve barajlarında bu teknolojiyi göreceğiz. Çok zor bir iş, hesaplaması zor. Özellikle suyun yıl içerisinde alçalıp yükselmesini hesap edip ona göre yapmanız gerekiyor ve onun esneme paylarını da hesaplamanız lazım, çok teferruatlı bir iş”
Suudi Arabistan “NEOM” Projesi hakkında da bilgi veren Gürbüz, “NEOM projesi biliyorsunuz Suudi Krallığının imza projesi. Şunu hedefliyorlar Dubai gibi Ortadoğu’da turistik bir bölge hedefliyorlar yani turizmin büyümesini hedefliyorlar. Projenin yeri Tebuk bölgesinin biraz aşağısında, sahil şeridinde, kuzeyinde Ürdün sınırı var. Birçok sektöre iş pazarı açacak bir proje, inşaat, turizm, çimento ve aklınıza gelebilecek envai çeşit sektör…Türkiye’de mutlaka bu projelerde yer alacaktır. Bizim yaptığımız proje bu şehrin elektriğinin tamamının güneşten üretilmesi üzerine. Projenin büyüklüğü 36 bin megawatt. Örnek verilmesi gerekirse Türkiye’nin toplam 114 gigawatt, onun yaklaşık 3’te 1’i. Yani bizim Cumhuriyet kurulduğu günden bugüne kadarki kazanımlarımızın yüzde 30’unu tek bir projede ve güneşte yapıyoruz. 500 milyar dolar “NEOM”un toplam bütçesi, bu projenin de bütçesi toplam 50 milyar dolar. Toplam bütçenin yüzde 10’nu güneş enerjisi projesine aktarılıyor. Bizim bu projeyi geliştiren, arazileri seçen, dizilimleri yapan, testleri tasarlayan ve yapan ve proje sahibine danışmanlık veren bir rolümüz var burada. 20 bin megawattlık ilk kısmı bitti ve onun başarısıyla bir 16 bin megawatt daha bize verdiler. Bunu yapmak için de içimizde bir konsorsiyum kurduk, şu anda yapıyoruz ve gayet de iyi gidiyor” dedi.
“Yeni sektörlere gireceğiz”
Gürbüz sözlerine şöyle devam etti:
“Elektrikte bir takas fiyatı var ve bunu gün içinde görebiliyorsunuz. Şu anda stabil, ama ihtiyacın olmadığı anda güneş sayesinde fiyatlar sıfıra yaklaşıyor. Depolama devreye girdiği zaman ne olacak, öğlen saatlerinde elektrik fiyatları sıfırken siz enerji vermeyeceksiniz şebekeye depolayacaksınız. Şimdi enerji vermediğiniz zaman ne olacak, arz azalacak, arz azalınca da fiyat artacak. Bu hem arz güvenliği için hem de fiyatın daha stabil olması için çok doğru bir hamle. Herhalde önümüzdeki sene ilk sistemleri görmeye başlayacağız. Bizim belki bu sene bir depolama projemiz olabilir” dedi.
Gürbüz teşvikler hakkında ise şunları belirtti:
“Özellikle sanayicinin kendi elektriğinin kendi üretmesi için bakanlık diyor ki; yaptığın yatırımın yüzde 30-40’ına kadar kurumlar vergisini teşvik olarak iade edeceğim diyor. Yani 100 bin dolarlık bir yatırım yaptığınızda 40 bin dolarını önümüzdeki yıllarda kurumlar vergisinden düşebiliyorsunuz. Çok doğru bir hamle çünkü 2026’da sınırda karbon geliyor. Siz özellikle enerjinin yoğun kullanıldığı sektörlerde ihracat yapmak istiyorsanız kullandığınız elektriğin yenilenebilir kaynaklardan üretmek zorundasınız. Yani Avrupa’ya ihraç ediyorsunuz, sınırda enerji profilinize bakacaklar yenilenebilir yoksa ek vergi geliyor. Bu bizim ülkemiz için önemli bir durum o yüzden bu teşvikleri veriyorlar. Fakat faiz ve finansman koşulları ve enerji fiyatlarının düşük olması bir tık yatırımları yavaşlattı. Aslında yatırım iştahı var, finans tarafında krediyi kullandırma iştahı da var özellikle yenilenebilir tarafa ama herkes beklemede, faizlerin düşmesini bekliyor. Bu sene yapmayayım önümüzdeki sene yapayım diye askıya almış durumdalar. Türkiye’de güneşte 54 gigawattlık bir hedef var, şu anda 14 bin’deyiz. Yani 40 bin megawatt daha güneş enerjisi yatırımına ihtiyaç var. Bu da 10 sene içerisinde 15 milyar dolar civarı bir yatırım demek. Şu anda Portekiz’de çok aktifiz, orada 100 megawattlık bir proje geliştirme portföyümüz var ve orada hidrojen lisansı geliştiriyoruz. Yeşil hidrojen dediğimiz bir teknoloji. Yaklaşık 700 megawattlık bir proje geliştirdik. Yeni sektörlere gireceğiz, işte hidrojen, yüzer GES ve depolama tarafında aktif olacağız” dedi.
Yabancıların Türkiye’ye olan ilgisi için Gürbüz, “Türkiye’de yatırım yapmak zor. Avrupa’dan ilgi çok var, soruyorlar, ama bir kere kur riski var. İkincisi kanuni altyapı yani regülasyonlar Avrupa’dan daha farklı. Üçüncüsü risk primleri daha yüksek” dedi.