Küresel çelik üretimine Çin emlak piyasası etkisi

admin

Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TCUD) Aralık ayı ve yıllık çelik üretimi verilerini yayımladı.

Buna göre, 2023 yılının ilk yarısında, enerji fiyatlarının yüksek seyretmesinin, gelişmiş ülkelerin uygulamış olduğu sıkılaştırıcı para politikalarının gecikmeli etkisinin inşaat sektörü başta olmak üzere tüketim ve yatırımları zayıflatmasının ve Çin’deki emlak piyasasında yaşanan durgunluğun tesiri ile, dünya çelik üretimi yüzde 1 oranında daraldı.

Yılın ikinci yarısında ise, hammadde fiyatlarındaki düşüş, enerji fiyatlarındaki dalgalanmaların azalması, sürdürülebilirlik ve karbonsuzlaşma çerçevesinde yapılan altyapı yatırımlarının artması ve Çin hükümetinin çelik sektörünü destekleyici adımlar atması ile birlikte dünya çelik üretiminde yüzde 1’lik bir toparlanma gerçekleşti. Böylece, 2023 yılında dünya çelik üretimi, 1,8 milyar ton seviyesinde sabit kaldı.

Türkiye’de düşük üretim baz etkisi

Türkiye’nin ham çelik üretimi ise, 2023 yılının ikinci yarısında, 2022 yılının aynı döneminde düşük üretim miktarlarının sebep olduğu baz etkisi ile yüzde 10,4 büyüyerek 16,1 milyon tondan 17,8 milyon tona yükseldi.

Yılın ikinci yarısında, deprem faciasından sonra tesislerimizin tekrar üretim faaliyetlerine başlaması, enerji girdi maliyetlerinin makul seviyelere gerilemesi ve 6 milyon ton civarındaki kapasite artırımı ile birlikte kademeli toparlanma gösteren ham çelik üretimi, Aralık ayında da yıllık bazda yüzde 21,2 artış gösterdi. Böylece; Ülke, Aralık ayında dünyanın en büyük 10 çelik üreticisi arasında üretimi en fazla artış gösteren ülke oldu.

Ancak, yılın ilk yarısında, üretimde yaşanan yüzde 16,3’lük gerileme nedeniyle, yılın tamamında ham çelik üretimimiz yüzde 4,0 azalışla, 2022 yılındaki 35,1 milyon ton seviyesinde 33,7 milyon ton seviyesine geriledi.

İhracattaki düşüş yüzde 47’yi buldu

Diğer taraftan, 2023 yılında çelik ürünleri ihracatında yüzde 30,6, ham çelik üretiminde ise yüzde 4 azalış varken, ithalatın yüzde 15,5 artması, Ülkemizde yüzde 50’ye yaklaşan atıl kapasiteye rağmen, tüketimde yaşanan yüzde 17,1 oranındaki artışın, yurt dışına transfer edildiğini ortaya koydu. 2021 yılı esas alındığında, ihracattaki düşüş yüzde 47, ithalattaki artış yüzde 15,5 olarak gerçekleşti.

İhracat değer itibarıyla yüzde 40 azaldı

2023 yılının Aralık ayında çelik ürünleri ihracatı, 2022 yılının aynı ayına göre, miktar yönünden yüzde 32,6 oranında artışla 1,1 milyon ton, değer yönünden ise yüzde 8, artışla 798,9 milyon dolar oldu.

Geçen yıl, 2022 yılına kıyasla ihracat, miktar itibariyle yüzde 30,6 azalışla 10,5 milyon ton, değer itibarıyla ise yüzde 40,7 azalışla 8,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

2023 yılının Aralık ayında çelik ürünleri ithalatı, 2022 yılının aynı ayına göre, miktar yönünden yüzde 15,3 azalışla 1 milyon ton, değer yönünden ise, yüzde 21,6 azalışla 895,3 milyon dolar olarak gerçekleşti.

2023 yılında, 2022 yılına kıyasla ithalat, miktar itibarıyla yüzde 15,5 artışla 17,1 milyon ton, değer itibarıyla yüzde 6,1 azalışla 14,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Ticaret açığı 6,3 milyar dolara yükseldi

Çelik ürünlerinde dış ticaret açığı 2022 yılındaki 1,6 milyar dolar seviyesinden, 2023 yılında 6,3 milyar dolar seviyesine yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise, 2022 yılında yüzde 89,6 seviyesinden 2023 yılında yüzde 56,6 seviyesine geriledi.

2023 yılında nihai mamul tüketimi, yüzde 17,1 oranında artışla 38,1 milyon ton gibi rekor bir seviyeye ulaştı.

2024’te iç talep artışının sürmesi bekleniyor

2024 yılında iç talepteki artış eğiliminin devam edeceği, böylece tüketimin, yılın ikinci yarısında devreye giren yatırımları destekleyeceği ve devam eden yatırımların tamamlanmasına katkı sağlayacağı değerlendirildi.

Böylece, 2024 yılında, mevcut kapasiteler ile birlikte, 2021 yılında ulaşılan 40,4 milyon tonluk üretim seviyesine ulaşılması, jeopolitik gerilimlerin ve dünya ticaretini etkileyen faktörlerin etkisinin azalması ile birlikte, ihracat pazarlarında etkinliğin arttırılması ve 2022 yılındaki 15,2 milyon tonluk ihracat seviyesinin geride bırakılması hedefleniyor.

Kızıldeniz krizi olumsuz etkileyecek

Bununla birlikte, Kızıldeniz’deki krizin, son dönemde artan navlun fiyatlarının ve jeopolitik risklerin, özellikle Yemen gibi çatışmaların yoğun yaşandığı bölgelerdeki ihracat pazarlarını olumsuz yönde etkileyebileceği değerlendiriliyor. Bu nedenle, AB’nin koruma önlemleri ve sınırda karbon düzenlemesi (SKDM) kapsamında alınması muhtemel vergiler göz önünde bulundurulduğunda, Kuzey Afrika gibi gelişmekte olan alternatif pazarlardaki ihracat payını artırmaya yönelik çabalar önem kazanacak.

Yorum yapın