TVF/Ermut: Öncü şirketler yetiştirmeyi hedefliyoruz

admin

Ermut, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, TVF Yönetim Anonim Şirketi ile TVF’nin 2022 Yılı Mali Tabloları ve Faaliyetleri ile İlgili Denetim Raporlarının Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi’nin görüşmelerinde, milletvekillerinin sorularını cevapladı.

Türkiye Varlık Fonu’nun finansmanını sadece yatırımlar için kullandığını, devletin bütçesini fonlama misyonunun bulunmadığını söyleyen Ermut, “Denetim sürecinin yapısı, yönetim kurulunun atanması, bunların pozisyonlarıyla ilgili dünyadaki örneklere baktığımızda, Singapur ve Kazakistan gibi başka ülkelerin benzer varlık fonlarında da devlet başkanının, başbakan ya da deneyimli bazı önemli politikacıların Varlık Fonu yönetiminde yer aldığını görüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Bağımsız denetim süreçleriyle ilgili soruya yanıt veren Ermut, birden fazla farklı bağımsız denetim firmasının süreçte yer aldığını; uluslararası kabul görmüş denetim firmalarıyla anlaşıldığını belirtti. Kurumların denetlenmesine yönelik açıklamalarda da bulunan Ermut, şöyle devam etti:

“Satın alma yoluyla bünyemize kattığımız şirketler Sayıştay denetimine tabii değillerdi. Bu şirketlerin özel sektörde, eşit şartlarda faaliyetlerine devam edebilmeleri ve piyasanın diğer aktörleriyle rekabet edebilmeleri adına satın alma öncesi durumları korunuyor. Bunlar arasında Turkcell, Türk Telekom sayılabilir. Bir kısmı da devredilmeden önce yine Sayıştay denetimine tabii değildi. Mevcut durumu muhafaza edildi.”

Türkiye Maden ve MTA birbirlerini tamamlayıcı şekilde çalışıyor

“Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğüne (MTA) rağmen neden Türkiye Maden Sanayi ve Ticaret AŞ’nin kurulduğuna” ilişkin soruya Ermut, “Maden AŞ kamu adına hareket ediyor. MTA’dan elde ettiği verilere göre çalışmalarını yoğunlaştırıp, oradaki değeri ortaya koyan şirket mantığıyla çalışan bir yapı. Aslında yetki ve sorumlulukları farklılaşmış oluyor. Birbirlerini tamamlayıcı ve uyumlu şekilde çalışıyorlar” cevabını verdi.

Ermut, ithalatı azaltmak ve stratejik yatırımlara katkı sağlamak için Petrokimya Projesi sürecine TVF’nin dahil olduğunu ifade ederek, “Projeye hem finansmanı hem de firma tecrübesiyle katkı sağlayacak, büyük ihtimal yabancı ortakla hareket edilmesi noktasında görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Özellikle bizim gibi muadil varlık fonlarının şirketleri ve yine bu konulardaki uzman ülkelerin ve ham madde avantajına sahip ülkelerin ilgili şirketleriyle görüşüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Bu projeyi uluslararası doğrudan yatırımlar açısından fırsat olarak kullanılıp, Türkiye’nin önemli ihtiyacının giderilmesinde de adım atacaklarını dile getiren Ermut, “Şu anda projenin şekillenme aşamasında önemli bir kavşaktayız.” dedi.

Yaklaşık 111,7 milyar lira ilave güçlendirme yapıldı

Sermaye artışının neden yapıldığına ilişkin soruya Ermut, “Bankaların piyasalardaki dalgalanmalar karşısında daha güçlü hale gelmesi amacıyla yaklaşık 111,7 milyar lira ilave güçlendirme yapıldı. Pandemi ve sonrası etkilerin bankacılık sistemini ve genel itibariyle finansal sistemi zorladığı bir dönem olduğu için risk oluşmaması adına TVF de üzerine düşen görevi yaptı. Sermaye artışı sonrası kaynakların nasıl kullandığıyla ilgili TVF kamu bankalarının kredi verme politikalarına müdahale etmemektedir.” değerlendirmesinde bulundu.

TVF’nin belli bakanlıklara bağlı olan bazı şirketlerin yönetimine dahli olmadığını ifade eden Ermut, Fon’un danışmanlık ve rehberlik veren bir yapı olarak konumlandırıldığını söyledi.

Türkiye Varlık Fonuyla ilgili kanundaki muafiyet ve istisnalara ilişkin soruya Ermut, “TVF, ulusal varlık fonudur. Kamunun yatırım kolu olduğundan stratejik bazı projelere yatırım yaptığı, bundan dolayı bazı istisnaların sağlandığı gerçektir.” diye konuştu.

Ermut, Türkiye Katılım Sigorta ve Türkiye Katılım Hayat şirketlerinin TVF’nin tarafından kurulduğunu ancak ilgili şirketlerin, Bereket Sigorta ve Hayat şirketleri satın alınıp onların altında birleştirildiğini hatırlattı. Ermut, “Buradaki amaç ilgili şirketlerin TVF’nin sahip olduğu vergisel avantajlardan faydalanmaması ve piyasadaki rekabete uygun şekilde devam etmesidir. Kanunda böyle bir imkana sahip olmasına rağmen, biz piyasadaki rekabet koşullarının bozulmaması adına katılım sigorta ve katılım hayat şirketlerimizin istisnalardan yararlanmadan satın alındıkları yapıyla devam etmesini sağladık. O hassasiyeti gözetiyoruz.” ifadesini kullandı.

Çaykur’a danışmanlık desteği sağlıyoruz

Kamu İktisadi Teşebbüslerin (KİT) kamu yararını öncelediğini belirten Ermut, “Bu durum da söz konusu bazı kurumların statüsünden kaynaklanmakta olup zaman zaman zarar açıklamalarına yol açmaktadır. Bununla birlikte bunda TVF’ye devriyle ilgili bir sebep sonuç ilişkisi yoktur.” diye konuştu.

Çaykur’a verdikleri katkılara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ermut, Çaykur’a karlılık oranlarının arttırılmasına ilişkin danışmanlık desteği sağladıklarının altını çizdi. Ermut, “Yeni bir yatırım var mesela. Onun fizibilitesini yine beraber yaptık. Dolayısıyla mümkün olduğu kadar katkımızı vermeye çalışıyoruz.” diye konuştu.

Zarar eden şirketlerin işletmesiyle, insan kaynaklarıyla ilgili yetkilerinin olup olmadığına ilişkin soruya Ermut, doğrudan dahil olmadıklarını, tavsiye ve danışmanlık anlamında gerekenleri söylediklerini aktardı.

Ermut, yönetim kurulu üyelerinin huzur hakkı almadığını vurguladı.

“Türkiye Teknoloji Fonu” kurulacağını aktaran Ermut, “Türkiye Yüzyılı vizyonunun bir parçası olan Türkiye Teknoloji fonu, fonların fonu olacak ve Türkiye merkezli girişimlere yatırım yapan fonları destekleyecek. Fon aracılığıyla bu desteklerden faydalanmak isteyen şirketlerden; Türkiye’de kurulmuş olması, mühendislerini veya teknik çalışanlarını Türkiye’de istihdam etmesi, Ar-Ge çalışmalarını ülke içinde gerçekleştirmesi, fikri veya sınai mülkiyet haklarını ya da gelirinin çoğunu Türkiye’de elde etmesi gibi özelliklere sahip olması aranacak.

Türkiye Teknoloji Fonu’nun yatırım odağında Türkiye merkezli teknoloji girişimlerine yatırım yapan girişim sermayesi fonlar, Türkiye’nin stratejik ve teknolojik gelişiminde rol alan girişimlere yatırım yapan girişim fonlar ve tohum-öncesi, tohum, erken, orta ve geç aşamada girişimlere yatırım yapan girişim fonları yer almakta. Yatırım yapacağımız fonların Türkiye’nin stratejik ve teknolojik özerkliğini destekleyen öncü şirketler yetiştirmesini hedeflemekteyiz. Ayrıca ülkemizdeki teknoloji girişimlerinin dünya çapındaki başarısını desteklemesini beklemekteyiz. Türkiye Teknoloji Fonu’nun ekosistemin büyümesini hızlandıran, bu alandaki referans bir fon programı olmasını hedefliyoruz” dedi.

Yorum yapın